• Ana Sayfa
  • Deyimler
  • Türk'çe Kalem
  • Geçmiş Kayıtlar
  • Söz Sizde
  • İletişim
  • Deyimler
      deyim, deyimler
    • Deyim Nedir?
    • Deyimlerin Özellikleri
    • Dünya Dillerinde Deyimler
    • Deyim Türleri
    • Deyimlerin Öyküleri
    • Açıklamalı Deyimler


-A- Harfi -B- Harfi -C- Harfi -Ç- Harfi -D- Harfi -E- Harfi -F- Harfi
-G- Harfi -H- Harfi -I- Harfi -İ- Harfi -K- Harfi -L- Harfi -M- Harfi
-N- Harfi -O- Harfi -Ö- Harfi -P- Harfi -R- Harfi -S- Harfi -Ş- Harfi
-T- Harfi -U- Harfi -Ü- Harfi -V- Harfi -Y- Harfi -Z- Harfi

“L” Harfi – Deyim Açıklamaları

deyim açıklamaları, deyiminin anlamıLafa boğmak: Birinin söz söylemesine fırsat vermeyip meseleyi gereksiz ve boş sözlerle anlaşılmaz kılmak, gürültüye getirip uzatmak.

Laf (söz) altında kalmamak: Bir münakaşa sırasında söylenen her dokunaklı söze karşılık vermek, söz altında ezilmemek.

Laf (söz) aramızda: “Söyleyeceğim sözleri başka biri duymasın, bilmesin, konuştuklarımız aramızda kalsın” anlamında kullanılır.
Örnek: “Laf aramızda, Ali yine öç alacağım demeye başlamış.”

Laf atmak
: 1. Dokunaklı sözlerle sataşmak, uzaktan işittirmek. 2. Karşılıklı söyleşmek, konuşmak. 3. Sözle sarkıntılık etmek.
Örnek: “Laf atarak beni tahrik etmeye çalışıyorlardı.”

Lafa tutmak
: Birini konuşarak, gereksiz meseleler anlatarak işinden alıkoymak.
Örnek: “Onu biraz lafa tutup oyalamaya başladılar.”

Laf ebesi
: Söyleyecek sözü bol olan, her söze karışan, herkese söz yetiştiren, çok konuşan.
Örnek: “Laf ebeliğini bırak da ne söyleyeceksen söyle!”

Laf etmek
: 1. Konuşmak. 2. Bir şeyi dedikodu konusu yapmak.
Örnek: “Akşam buluşalım da iki çift laf edelim.”

Lafı (sözü) ağzına tıkamak
: Birinin sözünü bitirmesine fırsat vermemek, onu susmak zorunda bırakmak, konuşmasını önlemek.
Örnek: “Ağzını açar açmaz lafı ağzına tıkadılar adamcağızın.”

Lafı (sözü) ağzında gevelemek
: Söylemek istediğini açık olarak bir türlü söyleyememek, şundan bundan bahsetmek.
Örnek: “Beni görünce şaşırdı, lafı ağzında gevelemeye başladı.”

Lafı ağzında kalmak
: Söyleyeceğini söylemeye zaman bulamamak, konuşmasını bitirememek.

Lafı (sözü) çevirmek: Konuşmasının sakıncalı bir biçim aldığını fark edince söze başka bir yön vermek, başka konuya geçmek.
Örnek: “Beni görünce birden nasıl da sözü çevirdi.”

Lafını (sözünü) etmek
: Bir şey üzerinde konuşmak.
Örnek: “Artık lafını etmeyin şu adamın!”

Lafını (sözünü) bilmek
: Tutarlı ve mantıklı konuşmak, sakıncalı olmayan ve birini kırmayan sözler söylemek, saygılı ve yerinde konuşmak.
Örnek: “O daima lafını bilir bir insan olmuştur.”


Laf işitmek
: Birisi tarafından paylanmak, azarlanmak,
Örnek: “Çabuk ol, senin yüzünden laf işiteceğiz öğretmenden.”

Laf olsun diye
: Rastgele, belli bir amaç gütmeden.
Örnek: “Kızma canım, laf olsun diye söylemiştir o sözleri.”

Laf (söz) taşımak
: Aralarını açmak maksadıyla birinin bir kimse hakkında söylediği hoş olmayan sözlerini o kimseye ulaştırmak, söz getirip götürmek.
Örnek: “O laf taşıyıcı adamdan uzak durmalısın.” Özlü Sözler, ÇokBilgi.Com, Türkçe, Dünyanın Enleri, Deyimler, Atasözleri

Laf (söz) yetiştirmek
: Bir söze karşılık vermekte gecikmemek, durmadan konuşmak.

Laf (söz) yok: “Kusursuz, eksiksiz, eleştirilecek bir yanı dahi yok” anlamında kullanılır.
Örnek: “Arkadaşıma laf yok, o mert mi mert biridir.”

Lâhavle çekmek
: Sıkıntıyı, öfkeyi gidermek, sabır telkin etmek için “Lâhavle” ile başlayan duayı okumak.
Örnek: “Lâhavle çekmeden başka bir şey yapamadım.”

Lamı cimi yok
: “Hiçbir bahane, itiraz, mazeret, duraksama, karşı gelme yok” anlamında kullanılır.
Örnek: “Lamı cimi yok, bu akşam bize geleceksiniz, tamam mı?”

Lastikli söz
: Değişik mânâlara gelen söz.

Leb demeden leblebiyi anlamak: Daha sözün başında ne demek istediğini anlamak, anlayışlı ve kavrayışlı olmak.

Leke sürmek: Suç yüklemek, birinin onurunu sarsacak biçimde iftirada bulunmak.
Örnek: “Zorla kadıncağıza kara bir leke sürdüler, Allah`tan hiç korkmadılar.”

Leşini çıkarmak
: Çok feci dövmek.
Örnek: “Beş kişiydiler, adamın leşini çıkardılar.”

Leşini sermek
: Öldürmek.
Örnek: “Ben de onun leşini sermezsem…”

Leyleğin yuvadan attığı yavru
: Yakınlarından ilgi görmeyen, çevresinin uzaklaştırdığı kimse.

Lokma ağzında büyümek: Herhangi bir sebepten, acı ya da üzüntüden dolayı lokmasını yutamamak, yiyememek.
Örnek: “Ağzında lokmalar büyümeye başladı, gözleri dolu dolu oldu.”

Lokmasını saymak
: Birinin ne kadar yediğine bakmak, çok yiyeceğinden korkmak.

Lök gibi oturmak: Bir yere bütün ağırlığıyla çökmek, oturup kalmak.
Örnek: “Sedire lök gibi oturunca gacur gucur sesler duyuldu.”

Lügat paralamak
: Anlaşılmaz, süslü, parlak, ağdalı, konuşma dilinde geçmeyen kelimelerle konuşmak.
Örnek: “Lügat paralamak hoşuna gitmeye başlamıştı.”

Lüpe konmak
: Değerli bir şeyi bedavadan, emek sarf etmeden ele geçirmek.

© Çokbilgi.Com - 2011 | Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
| Sitemap | RSS | Kullanım Koşulları |