• Ana Sayfa
  • Deyimler
  • Türk'çe Kalem
  • Geçmiş Kayıtlar
  • Söz Sizde
  • İletişim
  • Deyimler
      deyim, deyimler
    • Deyim Nedir?
    • Deyimlerin Özellikleri
    • Dünya Dillerinde Deyimler
    • Deyim Türleri
    • Deyimlerin Öyküleri
    • Açıklamalı Deyimler


-A- Harfi -B- Harfi -C- Harfi -Ç- Harfi -D- Harfi -E- Harfi -F- Harfi
-G- Harfi -H- Harfi -I- Harfi -İ- Harfi -K- Harfi -L- Harfi -M- Harfi
-N- Harfi -O- Harfi -Ö- Harfi -P- Harfi -R- Harfi -S- Harfi -Ş- Harfi
-T- Harfi -U- Harfi -Ü- Harfi -V- Harfi -Y- Harfi -Z- Harfi

“F” Harfi – Deyim Açıklamaları

deyim açıklamaları, deyiminin anlamıFaka basmak: Tuzağa düşmek, aldatılmak.
Örnek: “Beni nasıl faka bastırdılar anlayamadım bir türlü!”

Fareler cirit oynamak
: Bir yer ıssız olmak, kimseler bulunmamak.
Örnek: “Koca köyde fareler cirit atıyordu.”

Farkına varmak
: Gözüne çarpmak, orada bulunduğunu anlamak, fark etmek.
Örnek: “O kalabalıkta senin farkına varacaklarını sanmıyorum.”

Felce uğramak
: 1. Bir işin tamamen bozulması, durup ilerleyemez olması. 2. Hastalık sebebiyle organlarının bir kısmı çalışamaz duruma gelmek, kötürüm olmak.
Örnek: “Yaptığımız işin felce uğramasından korkuyorum.”

Feleğin çemberinden geçmek
: Hayatta çok günler görmüş, acı tatlı olaylar yaşayıp tecrübe kazanmış, olgunlaşmış.
Örnek: “O ihtiyar mı? Feleğin çemberinden geçmiş biridir o.”

Fellik fellik aramak
: Telâşla, hemen her köşeye bakarak heyecanla aramak.
Örnek: “Bütün her yeri fellik fellik aradım ama bıçağı bulamadım.”

Felsefe yapmak
: Olayların sebep ve sonuçları üzerine kendince birtakım soyut düşünceler ileri sürmek.

Fena etmek: Kötü duruma düşürmek, işini bozmak, zor durumda bırakmak, dövmek.
Örnek: “Biraz daha konuşursan seni fena edeceğim.”

Fener alayı
: Bayram gecelerinde kalabalık halk topluluklarının, ellerinde fener veya meşalelerle şehri dolaşarak yaptıkları gösteri.

Feragat sahibi: Gönlü tok, özveri gösterebilen, fedakârlık yapabilen.

Fermanlı deli: Deli olduğu herkesçe bilinen, zır deli.
Örnek: “Halk bu ülkeyi fermanlı delilerin eline bırakmayacaktır.”

Ferman dinlememek
: Kural, yasa, söz dinlememek; hiçbir yerden buyruk almamak.
Örnek: “Âşığın gönlü ferman dinlemez oldu.”

Fesat kumkuması
: Tamamiyle kötülük düşünen, insanları birbirine düşürecek işler yapan, ortalığı karıştıran.

Fırıldak çevirmek: Düzen kurmak, hileli iş görmek.
Örnek: “Yine ne fırıldak çeviriyorsun sen?”

Fırsat düşkünü
: Çıkar sağlamak, kötülük yapmak için fırsat kollayan kimse.
Örnek: “Fırsat düşkünü insanlardan nefret ederim.”

Fikir almak
: Birinin düşüncesinden yararlanmak.
Örnek: “Fikir alınacak insanlar konularında ehil kişiler olmalı.”

Fikir vermek
: 1. Bir konuda düşüncesini bildirmek. 2. Bir konuda yol gösterici bilgi edinmek.
Örnek: “Nasıl yapmalıyım? Bana biraz fikir versenize.”

Fikir yürütmek
: Bir konu üzerinde kendi düşüncesini söylemek, tahminlerde bulunmak.
Örnek: “Bu konuda fikir yürütmek işime gelmiyor.”

Fincancı katırlarını ürkütmek
: Zararı dokunacak bir kimsenin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunmak.
Örnek: “Kaymakamla konuşurken dikkatli ol, fincancı katırlarını ürkütme sakın!”

Fink atmak
: Hiçbir şeye aldırmadan gönlünce gezip eğlenmek, şurada burada oynayıp zıplamak.

Fiskos etmek: Birilerinin bulunduğu bir yerde birkaç kişi gizlice ve alçak sesle konuşmak.
Örnek: “Utanmıyor musunuz bu kadar kişi içinde fiskos etmeye?”

Fitil olmak
: 1. Çok içip sarhoş olmak. 2. Aşırı ölçüde kızmak. Özlü Sözler, ÇokBilgi.Com, Türkçe, Dünyanın Enleri, Deyimler, Atasözleri
Örnek: “Fitil oluyorum şu adamın hareketlerine!”

Fitne sokmak
: İnsanları birbirine düşürecek, aralarını bozacak davranışta bulunmak, sözler sarf etmek.

Fiyat biçmek: Bir şeyin değerini belirlemek, para karşılığını tespit etmek.
Örnek: “Bu malın fiyatını biçmek o kadar kolay değil.”

Fiyatı dondurmak
: Fiyatın yükselmesini önlemek, fiyatların olduğu gibi kalmasını sağlamak.
Örnek: “Belediye et fiyatlarını dondurmaya yanaşmıyor.”

Fiyat kırmak
: Fiyatı birilerinin verdiğinden az vermek, fiyatı düşürmek.
Örnek: “Müteahhitlerden ikisi anlaşarak ihalede fiyat kırma yoluna gittiler.”

Fol yok yumurta yok
: Ortada (bir konu ile ilgili) hiçbir belirti olmadığı hâlde varmış gibi bir kuşkuya düşmek.
Örnek: “Henüz ortada fol yok yumurta yok, sen adama para ödemeye kalkışıyorsun.”

Fora etmek
: Açmak, çözmek.
Örnek: “Bütün yelkenleri fora ettik.”

Formül bulmak
: Bir çözüm, işi çözümleyecek çıkar yol bulmak.
Örnek: “Sabahtan beri bir formül bulmaya çalışıyorum, sense yatıyorsun!”

Forsu kalmamak
: Sözü geçmez olmak; bir konuda saygınlığı, gücü kalmamak.
Örnek: “Adamları arasında da forsu kalmayacak onun.”

Foyası meydana çıkmak
: Yalanı, dolanı, hilesi, kötü niteliği, kusuru ortaya çıkmak.
Örnek: “Yakında onun da diğerleri gibi foyası meydana çıkacak.”

Fukara babası
: Yoksulları koruyup gözeten, onlara yardım elini uzatan, elden geldiğince yardım etmeyi seven kimse.

Funda demir etmek: Demir atma komutu vermek.
Örnek: “Körfeze iyice girince kaptan funda demir edin dedi.”

Fütur getirmemek
: Bezginlik getirmemek, umutsuzluğa düşmemek.
Örnek: “Sakın fütur getirme, göreceksin başaracağız.”

© Çokbilgi.Com - 2011 | Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
| Sitemap | RSS | Kullanım Koşulları |